Bilimi Savunmak İçin Köstebek 8 Yıldır Kazıyor

“Ne olursa olsun, bilimi savunmaya mecbursun…”

Neden? Niçin? Nasıl? Bilim soru sorar! Bilim sorgular! Bilim, doğası gereği soru sormaktan, sorgulamaktan korkmaz.

Soru sormak ve sorgulamak için bilim özgürlük ister, engel tanımaz.

Özgürlük olmazsa bilim nefes alamaz…

Otoriter rejimlerin bilimle kavgaları bundandır. Toplumu içerisine sokmaya çabaladıkları kalıplara en önce bilim sığmaz, sığdırılamaz.

Çünkü bilim, doğruya yanlış demez, otoriteye biat etmez.

Tüm muktedirlerin, üniversiteleri sürekli hedef tahtalarına yerleştirmeleri bundandır.

Türkiye’de üniversiteler özgürlük konusunda hep dertliydi.

Sürekli daraltılmaya çalışılan bu alan, genişletilmek üzere bilimden yana hocalarımızın ve biz öğrencilerin mücadelesinin başat konusu olageldi.

Üniversiteler, AKP’nin tüm toplumsal alanları sömürgeleştirme taarruzunda yine öncelikli bir yere sahip oldu.

Akademi, bu dönemde çok ciddi hasar gören kurumlar içerisinde yer aldı.

Bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisi de bilimsel üretim alanlarının yok edilmesidir. AKP, bunu yaptı.

Üniversitelerimizdeki özgürlük alanları sıfırlandı. Görev dağılımındaki ölçütler, bilime göre değil, otoriteye biat etme performansına göre belirlendi.

Bilimden yana akademisyenler KHK’larla okullarından atıldı, hocalarımızın otorite önünde asla iliklemedikleri cübbeleri polis postallarıyla çiğnendi.

Kayyum rektörler, sömürgeleştirilen üniversitelerde sömürge valileri gibi koltuklarına yerleşti.

Üniversitenin parçası haline gelen polisler, özel güvenlikler ve kelepçelenen kampüsler…

Yarattıkları işgal tablosu, bu kapkara renklerle tamamlandı.

Bu pespaye tabloda biz öğrencilerden de sormadan, sorgulamadan, itiraz etmeden, görüş belirtmeden verili olanı kabullenmemiz bekleniyor.

Otoriter rejimin buyurduğu “makbul vatandaşlık” tanımından bizim payımıza da bu düşüyor.

Bilimin ayaklar altına alındığı AKP Türkiye’sinde tam bir “akademik iflas” yaşanmaktadır.

Otoriter rejim ayak bastığı her alanı çürüttüğü gibi, üniversiteleri de tükeniş noktasına getirmiştir.

Fakat ne yapsalar ne etseler olmuyor. Muktedirlerin kudreti, çıkaracakları bir kararnameyle güneşin doğuşunu engellemeye yetmiyor.

İnsanlığın tarihsel kazanımlarının en değerlisi bilim, yeryüzünü

yıkıma sürükleyen kapitalizme ve onun otoriter rejimlerine yenik düşmüyor.

Ne olursa olsun bilimi savunmaya mecbur olduğumuzu biliyoruz.

Bilimden yana hocalarımızla birlikte yine nefes alacağımız alanları yaratıyor, soru sormaya, sorgulamaya devam ediyoruz.

“Bize her yer üniversite!”

Bu alanlardan birisi de 2014 yılında oluşturduğumuz Köstebek Akademisi’dir.

Köstebek Akademisi, ayaklar altına alınmaya çalışılan bilimin savunulduğu bir akademik direniş alanıdır.

Köstebek Akademisi, içi boşaltılan, bilimden uzaklaştırılan, sistemin uysal kurumlarına dönüştürülen üniversiteler gerçeğine yanıtımızdır.

Bu yanıt, bilimi, özgürlüğü, barışı savundukları için okullarından atılan hocalarımızın değerli katkılarıyla daha da güçlenmiştir. AKP’nin sömürgeleştirdiği üniversitelerde bilimsel üretim olanağı ortadan kalkarken, “bize her yer üniversite” parolasıyla yan yana gelinen her mekân akademiye dönüştürülmüştür.

“Başka bir üniversite mümkün!”

“Özgür bilim, demokratik üniversite” mücadelesinin tarihi eskidir, görkemlidir. Bugün de Deniz’lerin ayak izlerine basa basa bu onurlu yoldan yürünmektedir, tükenişi yaşayan üniversitelerin içerisinden her şeye rağmen bu ses yükseltilmektedir.

Akademik iflas ve hocalarımızın okullarından uzaklaştırılması, bir başka adımı daha atmamızı zorunlu kılmıştır. Hayalini kurduğumuz, uğruna mücadele ettiğimiz akademinin bugünden bir filizini yeşertmek…

Köstebek Akademisi, “başka bir üniversite mümkün” parolasıyla inşa ettiğimiz bir alternatif akademi modelidir.

* Köstebek Akademisi, insanı ve doğayı sömürerek kendisini büyütme derdindeki sermayenin değil, doğanın ve halkın ortak yararına bilimsel eğitimi savunur. Üniversite-sermaye entegrasyonunu, eğitim programlarının sermayenin ihtiyaçlarına göre belirlenmesini, kariyer/sertifika programlarıyla üniversitelerin şirketlerin işgücü kaynağı haline getirilmesini, şirketlerin desteklediği araştırma projeleriyle bilginin metalaştırılmasını, kampüslerin tekno-kentlere dönüştürülmesini reddeder.

* Köstebek Akademisi, bilimsel eğitimin bir avuç azınlığın ayrıcalığı olmasına ve yine toplumsal eşitliği bozan uzmanlaşmaya karşıdır. “Doğadan, halktan yana bilimsel eğitimin herkesin hakkı olduğu” bir toplumsal eşitlik anlayışıyla Köstebek Akademisi’nin kapıları öğrenci olsun olmasın herkese açıktır.

* Köstebek Akademisi’nin duvarlarla çevrili sabit bir mekânı yoktur. Ülkedeki akademik iflasa ve içi tamamen boşaltılan üniversiteler tablosuna inat, bilimi savunan herkesle her yerdedir. “Bize her yer üniversite” parolası, bilim düşmanı otoriter rejimin üniversiteleri sömürgeleştirme taarruzuna karşı Köstebek Akademisi’nin yanıtıdır.

* Köstebek Akademisi özgürlüğü temel alır. Düşünceyi ifade etmenin, sormanın, sorgulamanın, itirazın, eleştirinin özgürce yaşam bulabildiği koşullarda bilimsel üretimin gelişebileceğine inanır.

* Köstebek Akademisi katılımcı demokrasiyi temel alır. Öğrenim içeriğinden, kolektif üretim süreçlerinde izlenecek yöntemlere, akademinin gündemleriyle ilgili tüm kararlar hep birlikte alınır.

* Köstebek Akademisi’nde ırkçı, türcü, cinsiyetçi, gerontokratik, doğa düşmanı, militarist vb. her türlü ayrımcı, ötekileştirici, dışlayıcı, hegemonik, ezici, sömürücü yaklaşıma yer yoktur. Köstebek Akademisi, bu yaklaşımlara karşı yürütülen toplumsal mücadelelerin bir parçası olduğu gibi, kendi ortamındaki yan yana gelişlerde de bütün bunların köklü olarak aşılması konusuna büyük önem verir.

* Köstebek Akademisi’nde öğretmen/öğrenci hiyerarşisi yoktur. Hatta klasik eğitim modellerindeki öğretmen ve öğrenci de yoktur. Akademide herkes öğrenci, herkes öğretmendir. Özne/nesne ilişkisinin aksine, bilimsel üretim sürecine katılan herkesin özneleşmesi esas alınır.

* Köstebek Akademisi’nde “bilgilinin bilgisizi bilgilendirmesi” kabulüne dayanan tek taraflı eğitim anlayışı yoktur. Akademide diyaloğun esas alındığı kolektif bir üretim süreci söz konusudur. Bu süreçte herkesin bilginin üretiminde/geliştirilmesinde rol alması ve yine herkesin karşılıklı etkileşimlerle zihinsel kapasitesini geliştirmesi hedeflenir.

* Köstebek Akademisi’nde sınava endeksli eğitim tarzının aksine sınav, not yoktur. Ayrıca diploma, sertifika da yoktur. Akademinin hedefi, kolektif üretim sürecinde herkesin özneleşmesinin, bilimsel düşünme/çözümleme kapasitesinin ve yaratıcılığının geliştirilmesidir. Bu gelişime dair ölçme ve değerlendirme de yine kolektif olarak yapılır.

* Köstebek Akademisi’nde insanın da parçası olduğu doğaya bütüncül bir bakışın güçlendirilmesi hedeflenir. Bilimin “doğa bilimleri” ve “sosyal bilimler” olarak bölünmesi, bu bölümlerin de yine farklı disiplinlere ayrılması ve her birinin yalıtık bir şekilde ele alınarak birbirlerinden uzaklaştırılması, bu bütüncül bakışı engeller. Disiplinler arasına koyulan sınırlar, akademideki üretim süreçlerinde çok boyutlu, bütüncül ve ilişkisel bir bakışla aşılır.

* Köstebek Akademisi, düşünceyi davranıştan, bilimi yaşamdan kopartarak onu donuklaştıran eğitim anlayışına karşıdır. Akademideki kolektif bilgi üretimi süreçlerinde “deneyimleyerek ve deneyimlerden öğrenme, öğrenilenleri deneyimleme” anlayışı önemli bir yer tutar. Bilim, köklerini yaşamın derinliklerine salarak, yaşamdan beslenerek yeşerir. Böylesi bir akademi ortamı, “kendi deneyimlerinden de öğrenme ve öğrenilenleri deneyimleme” becerisini ve özneleşme sürecini geliştirir.